DORUKTÜRK TV

24 Şubat 2013 Pazar

Ben Türk’üm Diyebilenlerin Ülkesi

“Rusya Federasyonu’ndaki, Kafkaslar’daki, ve Kuzey Irak’taki çalkantılar ve İran’daki gelişmeler bugün için ciddi belirsizliklerle dolu olmakla beraber asıl önemli belirsizlik ve risk dönemi, büyük ihtimalle önümüzdeki ilk on yıllık zaman dilimine aittir ve geleceğin muhtemel senaryosu çok iyi bir değerlendirmeye tabi tutularak alınması gereken önlemlerin bugünden üzerine gidilmesi önem kazanmaktadır. Örneğin aşağıdaki uzun vadeli sorunların cevapları ne olabilir? . Dış güçlerin Kuzey ırak’taki gelişmeleri ne yönde etkileyebileceği ve bu bölgede harekete geçen Kürt bağımsızlığı ile ilgili karanlık ve sinsi oyunların Türkiye’deki Kürt kökenli vatandaşlarımızı ve Türkiye’yi ne ölçüde etkisi altına alabileceği ve dolayısı ile Orta Doğu bataklığına ülkemizi ne derece çekebileceği. . Rusya Federasyonu’nun iç yapısındaki ve dış siyasetindeki muhtemel değişiklikler ve Türk Cumhuriyetleri ile halen mevcut olan siyasi, ekonomik ve askeri bağ ve ilişkilerindeki gelişmelerin seyri ve bunların Türk-Rus ilişkilerine etkileri. . İran’ın askeri gücü, dış siyaseti ve PKK konusundaki tutumuna ait muhtemel gelişmeler. . PKK hareketinin gerisindeki siyasi ve ekonomik desteğin kimlerin elinde olduğu ve bu hareketin gerçek stratejisinin ne olduğu. . Suriye’nin Türkiye’ye karşı güven vermeyen tutumu ve su sorununun gelecekteki boyutları. . Kafkaslarda Ermenilerin Azerbaycan üzerindeki kanlı girişimlerinin asıl amacı ve hedefi ile cereyan eden kanlı olayların ilerde yaratacağı yeni ihtilaflarla bunların Türkiye ve İran’ın bölgedeki siyasi ve askeri tutumlarına muhtemel etkileri. Dış tehditlere ilaveten terörizm ve yurt içindeki bölücü ve köktendinci faaliyetler milletçe var olmamıza yönelmiş milli tehlikelerdir. Dıştaki ve içteki bu tehlikelere karşı mücadelede başarı için tek yol her şeyden önce milli birliğimizin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini teşkil eden “Türk olmak” ilkesi etrafında birleşmektir. Bu ülke, Türk vatandaşlık haklarına sahip olan ve “Ben Türk’üm” diyebilenlerin ülkesidir. Bu, vatandaşlarımızın kendi kökenlerini telaffuz etmelerine de engel değildir. Bütünlüğümüzün, demokrasimizin ve çağdaşlık yolundaki atılımlarımızın yegane güvencesi, her türlü bölücü ve saptırıcı cereyanlara karşı Atatürk ilkelerine olan inancın korunmasıdır. Unutmamalıyız ki en çetin koşullarda başladığımız Milli Mücadele ve İstiklal savaşının kazanılması ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, Atatürk’ün birleştirici inanç ve çabaları ile ve güven verici, örnek kişisel davranışları ile gerçekleşmiştir. Şunu da önemle hatırlamak gerekir ki Türk bütünlüğünü oluşturan ırk, kültür, din, dil, mezhep vb. farklılıkları iç siyaset konusu yapmak suretiyle atılacak tohumlar, uzun vadede milli felaketlere yol açabilir.” Bu sözler, zaman tünelinden ışınlanmış gibi algılanan, 1990 yılında, bugünleri okuyabilen ve istifa mektubu; “İnandığım prensiplerle ve devlet anlayışımla hizmete devamı mümkün göremediğim için istifa ediyorum. Orgeneral Necip TORUMTAY 3 Aralık 1990” oluşan değerli komutan, adam gibi adam Torumtay Paşa’ya aittir. O tarihlerde Kürtçülüğü kaşıyanlar, Kürt Milliyetçiliği’nin tohumlarını atan siyasilere konumunun elverdiği ölçüde karşı çıkmaya çalışmış, Türkiyelilik sakızı çiğnemek ve kıvırtmak yerine burası ben Türk’üm diyebilenlerin ülkesi diyebilmiş, tarihe mal olmuş bir karakter. Unutulmaması ve saygıyla anılması gerektiğini düşündüğüm için sizlere bu bilgileri aktarmak istedim. Sabih Samur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder