DORUKTÜRK TV

12 Şubat 2013 Salı

SANALDA YAŞAYANLAR

Apolitize, asosyal ve bilimum diğer aktivelerin önüne “a” takısı gelmiş olan memleketimin insanı, kendisine biçilmiş, planlanmış, öngörülmüş yaşam alanında yaşamaya başladı. Ne idi bu belirlenmiş alan? Facebook. Gün bitimi evine geldiğinde hemen açlığını gidermek adına bir şeyler atıştıracak, daha yemeğin bitmeden koşturarak bilgisayarın başına geçecek, evde birlikte yaşadığın tüm bireylere arkanı dönerek, beynini, vücudunu, duygularını, fantezilerini, neyin varsa sahip olduğun hepsiyle birlikte klavyeyi oluşturan tuşlar aracılığıyla ekrandan içeri gireceksin. Hoş geldin sanal hayat. Sen, ben, o’nun özeti: Sünepenin birisindir orada don juan, Konuşma özürlüsündür orada bülbül. Hayatında iki kişiden kalabalık bir toplulukla sohbet bile etmemişken orada hatipsindir, 200- 500 kişiden oluşan arkadaş grubuna. Gerçekte saçını bile taramazsın, bakımsızsındır, orada, profilinde şiirler yazdırtırsın kendine. Hayvanlardan nefret edersin, orada onları koruma adına tüm aktivitelere katıldığını beyan edersin ve kedi, köpek resimleri kaplamıştır albümünü. Herhangi bir parçayı baştan sona ezbere bilmezsin, orada Zeki Müren’de olmayan repertuara sahipsindir. Agresif, hırçın, negatif bir kişiliğe sahipken, orada bir melek, kutsal bir bakire. Maçosundur, cümleleri birbirine küfürle bağlarsın, orada dünyanın en nazik erkeğisindir. Hayatın boyunca kirli sakalla dolaşmışsındır, ömründe kravat takmamışsındır, orada, profil fotoğrafında emekli diplomat sanır görenler. Bu yaşına kadar politikanın P’si ile işin olmamışken, orada tüm partilerin kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği tüm evreleri bilecek kültüre sahipsindir, kes, kopyala, yapıştır genel kültürünle, satırını dahi okumadan, okusan da anlamadan. Sanalda yaşamak senin artık yaşam biçimindir. Gerçek hayattaki silik, ezilmiş, toplumda söz sahibi olamamışlığının acısını çıkartırken, sen artık bir klavye kabadayısısındır. O tuşlara gururla, endamla basarsın her hangi bir siteden indirdiğin türküyü paylaşırken… Türkülerine beğeni konulması ve bazılarına “teşekkürler”, “yüreğine sağlık” gibi yorumlar alman seni orgazm boyutuna taşır. Hani gören duyan da türküyü sen söylüyorsun sanır, hangi yürek, hangi emek? Kocana kızgınsındır, oraya “ilişkisi yok” yazman yeterlidir, hatta utanmasan 3 çocuk annesi olmana rağmen “bakire” tuşu olsa onu bile işaretlersin. Nasılsa arkadaşların dallama ya, “yiyorlar” diye düşünürsün. Hayatında ağzına içki koymamışsındır, orada votkanın fayda ve zararlarından dem vurursun. Ömründe camiye gitmemişsindir, Cuma günleri ilk “hayırlı cumalar” yazısını sen paylaşırsın. Bodrum’un sadece fotoğraflarını görmüşsündür. “Bodrum’un eski havası yoktu bu sene” dersin, utanıp, sıkılmadan. Yüzme bilmezsin, orada kelebek stilinin çok zevkli ama bir o kadar da yorucu olduğunu vurgularsın bizlere… Gün gelir deşifre olursun ve bir çırpıda imha edersin kendini, silersin 500 kişiyi. Dönersin tekrar yeni bir sayfa, yeni bir imaj, yeni fotoğraflar ve yeni bir senaryo. Kendine yeni bir başlangıç yaptığını zannedersin, eski dostlarını engellersin, artık sen görünmez olmuşsundur bu sanal âlemde onlar tarafından. Evet, sevgili dostlar bu yazdığım satırlarda kendinizden bir şeyler bulmamanız dileklerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder